22 Ağustos 2017 Salı

Göçebe

    - Ben çok yerleşmem genelde, hep ha deyince gidebilecek gibi yaşarım biraz, dedi kadın.
    - Ucundan kıyısında yasamak hayatı, her tadından haberdar ama hep doymadan, hemen kalkacakmış gibi kenarına ilişivermek hayatın iyidir, dedi adam. Üç beş hal hatır, sonra "belki yine uğrarım"lı ile bir eğreti veda… Sanki hep benzer hayatlar aramak için içinde bulunduğun labirentin aynadan olması, en azından kendimi görsem isteği.
    Kısa net duruş ve etkin vuruşlarla, temanın bütünlüğünü sağlamaya çalışmak, imkansız peşinde koşmak bir nevi, ne denli beyhude... 
    Bir köy mezrasında öküzleri güden çoban olmak ile dünyanın en heybetli köprüsünün mühendisi olmak arasındaki farkın küçüklüğünü hissedebiliyorsan, biliyor gibi sanıyorsan kendini yerleşebilir misin ki istesen de?

    - Sanırım tam olarak buydu söylemek istediğim ve bana hikayeler yazan kadın diyen ama cümlemdeki her boşluğumu görüp tamamlayan sen, iyi ki varsın... 

    - Beceri yoksunu ruhum ve defosu bol şahsıma yapılmış nadir iltifattır sözün. Senin kıymetindendir o ama elbette ki sen de öyle ...
    - Bazı yetenekler gizli kalır ya da kıymeti bilinmez. Kıymetli olduğumdan değil, kıymet bildiğimdendir sana her sözüm.
    - Kimine elmas kıymetli, takar gösterir parmağında ve gözünü ışıldattığı için paha biçilmezdir. Kimine bir parça kara kömür atar sobasına bir ısınır ki paha biçilemez.
    - Ki kömür de kara bir elmastır kimine göre... gösteriş budalası olmak ya da ayazda üşümemek arasında bir tercih yaparsın. Ya takar ya da yakarsın işte! Ama aynıdır özü.
    - Elmas yanan kömür takılan olsaydı, ısınmak icin o ışıltıyı yakanlarla gösteriş için o karayı takanlar farklı mı olurdu şimdikinden?
         
    -Bilmem ki, dedi kadın. Ama sen söz konusu olunca; cümle aleme göstermek istemeyeceğimden midir yoksa çok üşüdüğümden mi bilemiyorum ama yakıyorum genellikle seni.  Temkinliyim canını yakmamak için. Ama yanıyorsa da yapacak bir şeyim yok açıkçası.
    - Yanınca ise faydam, yanmaktan şikayet etmek ayıp olur. Ki faydasızlık daha da şikayet edilesi bir şey değil mi? Lakin; faydanın göreceliliği çok tartışılır bir mevzudur bilesin.
    - Fayda beklentim yok aslında, ısınmak da değil işin aslı. Zira Antarktika'da yani en ayazda yaşayanlar var ömürleri boyunca. İnsanoğlu kolay adapte olur, alışır sıcağa da soğuğa da...  Benimki daha çok ısınmanın verdiği hoşluk duygusu ötesi ya da berisi değil.
    - Sen yine de yakma beni, zira çok yorgunum. Bir çay içimi kadar bile kalmak istemezken şu hayatta daha da yorma beni.
    - Daha önce de söylemiştim; çay var içersen, ben var seversen, yol var gidersen. Çay içmem diyorsun, yol çekemeyecek kadar da yorgunsan eğer başka pek seçenek kalmıyor geriye.

    Köşeye sıkışmıştı adam, ama pek çok zor durumdan kurtaracak kıvrak manevraları vardı her daim. Kadın ise ne istediğini bilmediğinden değil de istemekten korktuğundan cevaplardan kaçıyordu zaten. Bu nedenle yine konuyu en umarsız yerlere sürükledi.



















-

10 Ağustos 2017 Perşembe

4 Ağustos 2017 Cuma

Quiz

Çoktan seçmelidir hayat. Bu yüzdendir sürekli sınanmamız...
Seçenekler arasından kendine en yakın olanı işaretlemek de elinde, en uzak ihtimali karalayıp çetin bir cengin içine kılıçla dalmak da...

Ama bazı sorunlar tek şık, pek şık...



1 Ağustos 2017 Salı

Mütalaa

Kelimeler sarfedilen yollardır aslında.
Birbiri ucuna eklene eklene burdan Fizan'a kadar götürür seni istersen.
Fizan dediğin sürgün yeri, e yolculuk da pek zahmetli...
El mecbur susarsın.

Durmak bir eylem elbet ve hakikatli iş şüphesiz.
Duracağın yer pek önemli mesela; kimselere dokunmadan ama orada olduğunu belli ede ede durmak gerek.
Gitmek istesen gidemeyeceğinden değil, daha çok nereye gideceğini bilemediğinden...
El mahkum durursun.

Kelimelerle yol almak mı, yoksa çaresizce durmak mı?
Hangisi daha zor?
Gel de çık işin içinden!